Kafadarlar Silent Hill'de 2:

Her başlangıcın bir sonu vardır,Silent Hill'e gelmek sonun başlangıcıdır...


Oya : Dönüp dolaşıp aynı yere geliyoruz olamaz!
Mahmut : Bir kez giden br daha asla dönemez demişlerdi...
Oya : Peki hiç buradan çıkamayacakmıyız ?
Selin o sırada ağlamaya başlar.
Selin : Hayır,burada hepimiz öleceğiiiz! diye bağırır.
Zombiwan : Burada kapana kısıldık der ve Siren çalmaya başlar..

-
-
Mahmut : Kahretsin!
Oya : Karanlık geliiyooor ! ! !

Ortam yavaş yavaş kararmaya başlar.Mahmut'da belindeki silahı ve feneri çıkarır. Gölün ortasında kalmışlardır... Feneri yavaş yavaş aşağı indirince kanla dolu gölü görür ve herkes korkar.

Mahmut : Çabuk kıyıya çıkmalıyız..

Herkes bir kürek kapar ve hızlı bir şekilde kıyıya doğru gitmeye başlarlar. Kayığın altında bir ses gelir...
Zombiwan : Siz de duydunuz mu ?
Mahmut : Altımızda birşey var...
Selin : Evet altımızda pantolon var:p
Mahmut : Kes be .. O anlamda demedim.

Kayığın tam ortasından birden bıçak çıkar ve herkes bağırır. Selin de öyle bir bağırırki sağır edecek cinstendir.
Kayık yavaş yavaş kan ile dolarken bıçak birden kaybolur..

Oya : Burdan hemen gitmeliyiz...

Lakeview hotel'in çatı katında bir spot ışığının yanıp söndüğünü fark edince oraya doğru gitmeye başlarlar...

Mahmut : Kayığın ortasına birşey sıkıştırın batıyoruz...
Selin : Ya kek gibi bindirdiniz bizi kayığa,Batmayan gemi filan yokmuydu.
Zombiwan : Oldu canım senin için bi gemi yapardık gölün ortasında... Lost misali :p
Mahmut : Dırdırdırdır..Başka yaptığınız birşey yok.Şurda 5 dakika sonra geberip gitcez zaten.. Hadi çabuk halledin şu deliği Lakeview 'e gidiyoruz !
Tam kıyıya yaklaşırken kayık batmaya başlar ve herkes kan gölüne atlar..
Selin yine çığlık atmaya başlar ve gölün içine batar birden..
Oya da elini tutup çıkarmaya çalışır ve bir süre sonra başarır..
Zombiwan : Çok iğrenç kokuyor...
Mahmut : Haritaa! Harita kayıkta kaldı...

Artık çok geçtir,kayık çoktan batmıştır...
Herkes iskeleye çıkar..

Oya: Üstümüz başımız battı.. Nasıl temizleneceğiz?
Selin : Sizde başka fener var mı ?
Zombiwan : Var napcan?
Selin : Suratıma tutsana ayna var burda saçımı yapcam...
Zombiwan : Tövbe tövbe...
Mahmut belindeki telsizi çıkarır.
Oya : Çalışıyor mu ?
Mahmut : Emin değilim ama bir bakalım.
Bir iki kez vurur ve hayır bozulmuş der... Telsizden hafif bir cızırtı gelir...
Oya : e çalışıyor ya...
Mahmut : Aa evet ama bu iyi bir haber değil... Sessiz olun !
Selin : Ne oldu radyoya?
Zombiwan : Burdan gidelim!
Mahmut : Bekle ve sessiz ol...

Radyo sesi daha da artmaya başlar ve herkesin içinde bir tedirginlik vardır...Uzaktan biri gözükür. Mahmut fenerini yavaş yavaş kaldırır..Biri vardır.Bir adam...
Oya : Kim o?
Zombiwan : Bu bir yaratık...
Daha da yaklaşınca suratı net bir şekilde gözükmektedir.. Kan ve kir içinde biridir ve elinde bir tane levye vardır.
Selin : Ama ... ama bu Orçun ?
Oya : Onlar gideli çok oldu tatlım...
Selin : Ona ne olmuş...
Daha sonra elinde fenerle Orçun'un önüne kadar koşar..
Orçun'dan garip bir ses çıkar.Biraz gülme birazda bağırma gibi..
Selin : İyi misin ?
Orçun birden elindeki levyeyi kaldırır.. Gerilir ve Selin'in omzuna levyenin ucunu sokar... Selin acıyla bağırmaya başlar,O sırada Mahmut : Geri çekilin...!
Mahmut silahını Orçun'a doğru tutar,selin de yere düşer..
Orçun'un yaratık hali Mahmut'a doğru hızlıca gelmeye çalışırken Mahmut : Sana ne olmuş böyle... Geri çekil yoksa ateş ederim diye bağırır.. Ama artık onun insan olmadığına karar verince önce bacağına ateş eder. Ama etki etmez..Daha hızlı adımlarla gelirken Mahmut silahın mermisi bitene kadar ateş etmeye başlar. Sarsıla sarsıla gelen Orçun Mahmut'un eline levye ile vurur ve silah yere düşer..Mahmut'un eli kesilir ve Zombiwan'ın elinden tahta sopayı alır...Orçunun kafasına hızlı bir şekilde vurur ve sopa ortadan ikiye ayrılır... O sırada Oya Selin'in yanına gider.. Zombiwan'da olanları ağzı açık izlemektedir...
Orçun o sırada yere düşer ve belirsiz bir şekilde : Yardım edin der..
Zombiwan'da onun levyesini alıp ard arda vurmaya başlar.Levyeyi her geçirip çıkardığında daha da kanlar fışkırır..
Oya : Ona ne olmuş ?
Mahmut : Bilmiyorum ama kötü şeyler olduğu belli...
Selin : Neden onu öldürdün diye bağırır.(ağlayarak)
Mahmut : Beni öldürmesine göz mü yumsaydım ?
Selin : Yardım edin dedi...
Zombiwan : Ha ?
Oya : Birşeyin etkisi altında kalmış belli...
Oya giysisinden bir parça kopartıp Selin'in omzuna sarar..
Oya : Mahmut iyimisin ?
Mahmut : Boşver,kesiği ben hallderim.
Oya : Burada yalnız değiliz ! Elimize kendimizi savunacak birşeyler almalıyız..
Zombiwan : Benim bir sopam vardı ama Mahmut bey sağolsun...
Mahmut : Sanki çöldeyiz de dır dır ediyorsun..İstemeyeceğin her şey var burda... Yerdeki silahını alır ve içine bakar... : Ne güzel, tek mermimiz kalmış. Onu da saklayalım da ölmek isteyen kendisini vursun...
Oya : Ağzından yel alsın :p
Selin : Ağzına hiçbirşey almasın bence:p
Zombiwan : O zaman nasıl yemek yicek...[:'(]
Mahmut : Sakatmısınız nesiniz ya, şurada düştüğümüz duruma bak.. Yürüyün gidiyoruz..Lakeview hotel'in kapısına doğru yürürler...Tam içeri girecekken Alternate Silent Hill'in normal halde dödüğünü izlerler...
Oya : Hele şükür....

Selin : Biraz dinlenelim..
Mahmut : Dinlenecek zaman değil...Otelin'in haritasını alır..
Zombiwan : Ayırlalım,böylece işimizi daha kısa sürede hallederiz.
Zombiwan ve Mahmut Restoranta doğru gider... Oya ve sakat olan Selin'de odaların anahtarlarının bulunduğu holl'e doğru gider..
Zombiwan kapıyı açar ve : Bu da ne ? Sende gördün mü ?
Mahmut cama doğru yaklaşır ve Kedi resmini görür.. : Burada bizden önce birileri de vardı demek...
Zombiwan : Masada 1 mermi daha buldum al !

Oya içeri girince anahtarların olduğu yerde birşeyin parladığını görür... : Orada birşey var.. Kapıdan geçer ve 202 nolu odanının anahtar bölmesinde bir kurşun görür...
Selin : Kurşun mu ? Aman çok güzel...
Oya : Dur bir dakika.. 201 numaralı yerin içinde de sağ tarafı gösteren bir kağıt var... Ne demek bu ? ( 201 --> 202 )
Selin : Hiçbir fikrim yok..
Oya kağıdı arkasına çevirince bir not görür : Birinin hayatını kurtarabilirmisin ? Yoksa o kişinin ölüsünü gördükten sonra acı mı çekmek istersin ?
Selin geriye doğru giderken Oya : Nereye gidiyorsun...
Selin : 202 numaralı odayı bulmaya.
Oya : Ya tuzaksa ?
Selin : Denemekten zarar gelmez...
Oya : Bekle beni.Buranın merdivenindıen çıkalım.. Çıkarken aşağıdaki kapı gürültülü bir şekilde açılır, Oya ve selin birden tırsar...
Oya : Şakanın hiç sırası değil tamam mı ? aslında gelenin kim olduğunu görmezler.Biri bağırır.Bir kadın sesi. Önce bir çığlık atar sonra delice koşmaya başlar elinde demir sopa ile...
Selin : Düşündüğüm şey mi ?
Oya : Sessiz ol tatlım,yavaşça merdivenleri çıkalım.
Çıkarken Selin'belindeki feneri yere düşürür ve yuvarlana yuvarlana aşağı doğru gider..
Selin : Olamaz..(tedirgin) Fener aşağı düşünce kendi kendine açılır ve yaratık koşarak merdivenin başına gelir. Onları görünce bir çığlık atar(Gülme ve bağırma sesi gibi)
Oya : Koooşş ! ! !
Oya koşarak merdivenleri çıkar , selin ise tökezleyrek çıkmaya çalışır ama yarasından kan gelmeye başlar...
Selin : Yardım et ! lütfenn ( ağlayarak ) ... Yardım edinnn!!
Yaratık hemen Selin'in yanına gelir.Selin dikkatlice yüzüne bakar ve : Ecem ?
Oya ne yapacağını bilemez... Arkasındaki vazoyu alır ve Selin'e doğru gierken Ecem deliler gibi çığlık atar..Selin korkudan yerinden bile kımıldayamaz her yeri titremektedir. Ecem demir sopayı kaldırır. Tam Selin'e vuracakken Oya vazoyu ona fırlatır .. Vazo kafasında parçalanır ve bir iki adım geriler...Ecem yine bağırır ama bu sefer sinirli bir halde..Sopasını kaldırır ve Selin'in ayağına vurur.. Daha sonra diğer ayağına kollarına vicuduna,yarasına ... Selin öyle bir bağırır ki Mahmut ve zombiwan dahi bunu duyar...
Oya : Hayııırr ! ! !
Selin : Aaaaa...
Ard arda vurmaya devam eder selin'e ..O sırada Selin'in ağzından kan gelmeye başlar.. Bunu Oya görünce koşarak gelir ve Ecem'im merdivenden hızlı bir şekilde iter... Yuvarlana yuvarlana düşer.Kapıdan Mahmut ve Zombiwan gelir.Silahında 2 mermisi vardır mahmut'un.. Silahı kaldırır ve tam kafasına nişan almaya çalışır...
Zombiwan : Ölür onu!
Tetiği çeker ve ateş eder.. Tam kafasından !
Zombiwan : Demir sopayı alıp tekrar vurmaya başlar yaratığın ölüsüne...
Mahmut : Selin ?
Oya ağlayarak : Yaratık yaptı hepsini,bayıldı... O sırada aklına bulduğu mermi gelir ve Mahmut'a verir...202 nolu odaya gitmeliyiz...
Radyo'dan tekrar cızırtı gelmeye başlar... Merdivenden çıktıkça ses artmaya başlar ve Mahmut : Üst katta...
Tekrar kapı açılır ama bu sefer elektrikli testere sesi gelmektedir.Biri gelir...
Mahmut : Sadece 2 mermim var...Geride durun.
Gelen de aynı diğerleri gibidir... Bir gülme bir de bağırma sesidir yine yaptığı.
Merdivenlerin en üstüne gelir ve kendini gösterir.
Zombiwan : Levent bu ...
Mahmut Silahını kaldırır ve bir el ateş eder..Levent'in boynuna gelir.Ona birşey olmaz ve sonra birden koşmaya başlar.
Oya : Kafasından vur !
Mahmut son mermisini de ateşler

Tam kafasından vurur ve elindeki elektrikli testere birden fırlar Selin'e doğru gelir...
Oya : Hayırrr !
Mahmut yüzünü arkaya çevirir.
Zombiwan da yüzünü kapatır..
Testerenin tutulacak yeri Selin'in tam karnına düşer kesici yer de merdivenin yan tarafına doğru dönüktür.(tahtaları kesiyordur)
Oya hemen onu Selin'in üzerinden alır ve aleti durdurur...

Mahmut'da olanları anlayınca içinden : oh der..

Selin'in yaşadığı olay adeta sözün bittiği yer gibidir.Hala ölememiştir zavallı kız.
Uyanmaya başlar ve : Ne oldu ?
Oya : Herşey geçti tatlım. Selin'i kaldırır ve yürüyüp yürüyemeyeceğini sorar.
Selin : Tamam yürüyebilirim ama yardım edin... Çıkalım buradan hemen..Tökezleye tökezleye yürümeyi başarır...
Oya : 202'ye gitmeliyiz acele edin..
Mahmut : Orada ne var ki ?
Selin : Bilmiyoruz,bakacağız...
Mahmut : Ne demek bilmiyoruz.Başka oda mı kalmadı da 202 yani..
Zombiwan : Birşey mi buldunuz...
Oya : Evet Mahmut'a bir kurşun vermiştim.202 nin anahtar bölmesinden buldum .. 201'de de sağ tarafı gösteren bir ok vardı.
Selin : Omzum kanıyor birşeyler yapmalıyız.
Zombiwan : Otelde kesinlikle bir ilk yardım çantalarının bulunduğu bir yer vardır,orayı bulmalıyız
Oya : Peki ozaman siz gidip bulmaya çalışın .Selin'le ben de 202 nolu odaya bakalım.Bu ipucunu çözmemiz lazım..
Mahmut : Neden biz gidiyormuşuz? Siz gitsenize yaralı olan selin.
Oya : Sen de yaralısın ne olacak yani .
Mahmut : Biz gerizekalımıyız ipucunu biz de çözebiliriz yani..
Oya: Hadi hadi gidin aranızda en büyük benim benim dediğim olur ...

Mahmut : -1
Zombiwan : +1

2. Bölüm :

Kaldığımız yerden devam ediyoruz ...

======

Oya ve Selin 2. kata çıkar ve 202 nolu odaya gelirler..Oya kapıyı kurcalar ve : Kapı açılmıyor..Anahtarı da yok nasıl gireceğiz der.
Selin : Diğer kapılara bakalım..
Kapıları denedikten sonra 201'e de bakarlar.
Oya : Gel 201 nolu oda açıldı..
Oda'nın her yeri aynalar ile kaplıdır...
Selin : Bu odanın balkonu bile yok..Ne yapacağız 202'ye buradan geçemeyiz.
Oya : Bilmiyorum...
Yan odadan bir el ateş sesi gelir ve bulundukları odadaki camın biri çatlar..
Selin : O da ne ?
Oya yavaş yavaş çatlayan cama doğru gider...
Oya : Tatlım,arkandaki sopayı verirmisin ?
Sopayı alır ve hızlı bir şekilde vurur... Paat !
Camlar düşünce yerde yatan bir adamı görür.Kafasına silah dayamış ve sırtı onlara dönük bir şekilde aynaya bakmaktadır..
Oya : Kimsin sen ?
Selin oya'nın arkasına geçer...
Oya ve Selin odanın kurşun izleriyle dolu olduğunu fark eder...
Yere yatan,aynadan gelenleri görür ve umutsuz,sakin bir sesle : Ahh demek sizsiniz.. O kadar zamandır neredeydiniz ? Ölüm.. Çok garip birşey değil mi ? Acı çekmek istermisiniz ? Kendimi burada hemen öldürebilirim.. Denedim...
Oya : Sen ...
Selin : Aykut ?
--- : Kendimi öldürmeyi aylarca denedim.. Kurşun izlerini fark etmişsinizdir... ( aynada kendine bakmaktadır silahı kafasına dayayarak ) Bu oda tamamen demirlerle kaplı .. Etrafa ateş ediyorum.. Kurşun sekip beni bulsun diye ama olmadı...olmuyor.. Bunu aylarca her akşam denedim. Ölemiyorum bir türlü ama kendime de ateş edemiyorum...Sanki birisi ölmemi istemiyor ve buna engel oluyor...
Oya : Aykut... Yaşıyorsun kalk ordan der ve onun yanına doğru gelirken Aykut : Geri çekil,yaklaşma bana.. der ve silahı arkaya doğrultup bir el ateş eder.Gidin burdan..GİDİN BURDAN ! GİDİİİN!
Oya birden panikler Selin ise bağırır.. Kurşun sekip Aykut'un baktığı aynaya çarpar ve cam çatlar.
Aykut : Olsun ama yine çatlakların arasından kendimi görebiliyorum.. Yalnızım.
Selin : Hayır.. Biz varız geldik..Lütfen onu bırak..
Aykut aldırmaz... : Burada benden başka hiçbir kimse yok... Sesler de nerden geliyor.
Selin : Oya abla ?
Aykut : Biliyorum..Biliyordum. Burada birileri vardı anladım.Benden başka birileri.. Yıllarca bekledim onları. İlk gittiği günden beri .. Yıllarca..
Kayıkla ayrılmıştık... Ama ben onlarla gitmedim.. Silent Hill'in bütün yerlerini dolaştım.. Gün tuttum.Saat bile tuttum... Burada sizi gittikten sonra yıllarca bekledim.. Toplam 1295 gün bekleyim. 44 ay bekledim 3 yıl 200 gün bekledim 31,080 saat bekledim... Ama dönen olmadı hem de hiç kimse..
Burada yaşıyorum..Burası benim oldu.. Bir kez gün ışığı bile görmesem de yaşamaya çalıştım.. İşin ilginci de ne biliyormusunuz,biliyormusun,biliyormu? Burada hiç yaşlanmadım.Hiç değişmedim.. Silent Hill'a ilk geldiğim günkü gibiyim.Biri var,hayatta olmamı isteyen biri var. Ama hiçbir ip ucu yok.. Hiçbir yerde yokta. Girmediğim ev bakmadığım yer kalmadı.. Demekki beni bekleye biride yok.. Benim için bekleyen biri.. Benim için bekleyen.. Benim için.. Benim...
Artık yapacak birşeyim kalmadı... Silent Hill'den de kurtuluş yok biliyorum.. Geri döneceklerini de tahmin etmiştim zaten.. Bu yüzden acı çekmeden ölmem gerekiyor...

Mahmut : Kim ateş etti ?
Zombiwan : O.. o .

Aykut : Ölüm.Hayattan bağı koparan tek şey... Ölüm sonsuzluğun akışına kendini bırakmak gibi... Bir kaçış yöntemi belki... Bunların hepsini yaşayamamış gibi davranabilirim ama olmaz..Yapmacık olamam. Herşeyin çözümüdür belki. Denemeden yapamam..Denemeliyim...

Daha sonra Silahı arkaya doğru doğrultur. Aynanın kırıldığı yerden demir parmaklıklar iner ve odaya girilemez..
Oya : Hayır Selin çık çabuk ordan ..
Selin bağırmaya başlar : Kes şunu kess ! !
İçeride sadece Selin kalmıştır...
Mahmut : Onu öldürmeliyim yoksa Selin ölecek !
Selin : Hayır lütfen...Bırakın beni.. Zaten her saniyede bir kez daha ölüyorum...
Zombiwan : Al çabuk silahı elinden al !
Selin : Yapamıyorum...
Mahmut demirliklere tekme atmaya başlar..

Aykut da ateş eder ve mermi sekip bacağına gelir.
Selin bağırır..
Bir kez daha ateş eder bu sefer de sekip sırtına gelir. Bir kez daha ateş eder ve mermi sekip koluna gelir.
Selin de demir kapının yanında yerde oturup olanları nefes nefese izlerken,o silahın içindeki tüm mermiyi ard arda ateş eder. 1 2 3 4 5 tane kurşun... 5 kurşunda karşısındaki cama gelir..
Oya Mahmut ve Zombiwan silahtan çıkan dumanı görürler... S gibi bir harf oluşmuştur.
Kurşunların acısına aldırmadan arkasına dönmeye çalışır ve başarırda. Arkasına dönünce Selin'i görür...
Aykut : Ah demek sensin..(Her konuştuğunda öksürmektedir...)
Selin ağlamaklıdır..
Aykut : Seni hatırlıyorum sanırım...
Selin : Sanırım mı ?
Aykut : Aradan yıllar geçti..
Selin : Yıllar mı ? Hatırlamıyormusun seni bırakalı 1 gün bile olmadı...
Aykut : Farkında değilsiniz,olanların...
Selin : Buraya geldiğimizde Göksu ölmüştü...Ecem,Levent ve Orçun da kaybolmuşlardı.Peki ya onları ?
Aykut : Evet..Ama onlarla konuşmuyorum.. Çünkü öldüler,lanetlendiler..
Oya : Nasıl ? Nerden biliyor.Bir insan ölüyle konuşamazki?
Mahmut : Akli dengesinin yerinde olduğuna emin değilim...
Oya : Onu bırakalı 1 gün bile olmadı.. İnsan bu kadar çabuk kafayı yiyemez..Birşeyin etkisinde olabilir..
Zombiwan : Bunlar tesadüf olamaz ya doğruysa... Belki biz yıllarca burada kalmış gibiysek ama... Buraya geldiğimizden beri herşey ters gitmeye başladı.
Selin : Silent Hill..Onu etkileyen de o.

Oya : Bak,dışarıda bir sürü kişi var..Çok güzel bir hayat var orada..Görmek istemeyeceğin kadar çok..
Mahmut fısıldayarak : Ne saçmalıyorsun sen ?
Oya : Kes çeneni ,blöf yapıyorum...[8D]
Mahmut yine fısıldayarak : Buradan kurtulsak bile sonuna kadar dayanacağını sanmıyorum...
Oya : Hepimiz kurtulacağız.. Ben inanıyorum..Sen inanma ama ben burdan gideceğim.
Aykut : Evet doğru dışarda hayat var ama burada yok,dışarı çıkmak içinde yapacak bir şey yok...
Silahı eline alır ve içine bir mermi koyar.. Daha sonra ise silahı selin'e fırlatır..
Aykut : Ben ölüyorum.Silent Hill'den çıkmayı da ümit etmiyordum zaten. Eğer ölürsek öbür boyuta geçeriz..Buralardan çok uzaklarda...Sen de benim gibisin. Buradan kurtulmak istiyorsan kafana bir el ateş etmen yeterli.Sessiz Tepe'den kurtulmak için...
Selin bu olanlardan çok etkilenmiştir..Sanki silah ona tetiği çek tetiği çek gibi komutlar veriyor gibi hissettiriyordur.
O sırada Mahmut kapıyı tekmeleyerek : Açıl lanet olasıca açıl !
Oya : Tatlım onu dinleme kendinde değil..Yapma bunu sakın..Bir çıkış var inanıyorum..
Selin : Ben inanmıyorum Oya (ağlayarak) .. Artık dayanacak gücüm kalmadı.
Oya : Hayır.Yapma bunu..Herşey iyi olacak.
Selin : Hayır hiçbirşey iyi olmayacak.. Geldiğimizden beri hiç iyi bir şeyin olduğunu görmedim.
Zombiwan : Eğer bunu yaparsan ruhunu beleşe satmış olacaksın... Kendini öldürme sonuna kadar savaş !
Selin : Yapamam...yapamıyorum..Hiçbirşey..
Silahı kafasına dayar ve ağlayarak :Üzgünüm... Çok üzgünüüm ! ! ! Başka kurtuluş yolu yooooook !
ve ateş eder.. Buum !
Aykut : Onu hayata bağlayan dostlarıydı..Ama onu korumadınız ve siz bunu seçmesine yol açtınız.. Öhhö öhhö.. Silent Hill onu esir almıştı belki ama gözlerinden belliydi.. Bu sis perdesinin sadece bu yolla kalkacağını biliyordu..
Bir kaç öksürük sonra nefesi kesilir ve o da ölür.
Mahmut : Burdan hemen çıkmalıyız...
Yerde dizleri bağlanmış gibi çökmüştür Oya.. Ağlıyordur Zombiwan'da onu teselli etmektedir.. Nasıl yapacak ki ?
Oya : Az kalmıştı.. Neden bunu yaptı neden !
Mahmut Oya'yı kaldırır ve tekrar burdan gitmek zorundayız...
Zombiwan'ın gözünden bir yaş damlar ve onu hemen siler.
Zombiwan : Bilmiyorum... Ama Lakeview hotel'in yan tarafından geçemiyoruz yollar kapalı.. Old Silent Hill'a giden yol yok artık..
Oya hala ağlıyordur ve : Anlam veremiyorum.. Burada hepimiz öleceğiz..
Mahmut : Biraz önce öyle demiyordun ama..
Oya : Selin'i oradan almalıyız..
Mahmut : Kapı açılmıyor..İçeri giremeyiz..O öldü Oya...
Otel'den çıkarlar ve iskeleye doğru yürümeye başlarlar.İskeleye geldiklerinde Zombiwan : Bir kayık var...
Mahmut : Kayığımız batmıştı..
Zombiwan : Alternatif boyuttan normal boyuta geçerken orada kalan herşey yok olmaya başlar kavramını sökememişsin sanırım..
Zombiwan halsiz,bitkin ve umutsuzca yürüyen Oya'yı tutarak kayığa bindirir.(Ki öyle gözüküyordur)
Hepsi kayığa bindikten sonra Silent Hill'ın ilk geldikleri yere doğru gitmeye başlarlar...

Yolun ortasında Zombiwan: Sizde bir ses duydunuz mu ?
Mahmut : Ne sesi ?
Zombiwan : Bir gemi...
Mahmut : Saçmalama burada ne gemisi..
Zombiwan : Karşıdan karşıya geçiş için kullanıyor olabilirler.Ya da eskiden burası bir göl değildi.. Yer altı yangınları oldu. Toprak kaymaları yaşanmıştır kesinlikle..Ve böylece belki İsmi Toluca denizi olan deniz Toluca gölü olmuştur...
Mahmut : Oldu .. Başka ?
Oya : O gemi yıllar önce kaybolmuştu...

5 dakika sonra...

Kayıktan inerler ve Rosewater Park'a giden Nathan Ave. caddesinde yürürler.
Mahmut : Bence bunların hepsini o yapıyordu..
Zombiwan : Kim ?
Mahmut : Aykut...Demir parmaklıklı kapı kendi kendine nasıl kapandı peki ?
Zombiwan : Bir düğmesi vardı belki.Ona bastı..
Oya : Elinde silah kafasına tutuyordu.. Bilmiyorum.Belki kendi kendine kapandı...
Mahmut : Eğer bunlaırın hepsini yapan o ise... Yani o öldü.Silent Hill'a giden yol açılmış olabilir..
Zombiwan : Saçmalama nasıl olacak ki ?
Mahmut : Burayı kontrol eden biri yok.
Oya : Ya Silent hill'ın kapılarını kapalı halde bıraktıysa..O zaman ne yapacağız ?
Zombiwan : Denemekten başka çaremiz yok..

3. bölüm :


Mahmut yürürken bir iki kez öksürür ve ağzından kan gelir.
Oya : İyimisin ?
Mahmut : Boşver birşey yok..
Oya : Otelde sağlık paketi buldunuz mu ?
Zombiwan :Hayır.
Oya : Burası Nathan Ave. caddesi idi değil mi ?
Zombiwan :Evet.
Oya : İlk sağdan dönüp Brookheaven hastahanesine gitmeliyiz o zaman.
Mahmut :Boşa zaman kaybı...
...
Oya : İşte burası! Acele edelim. Sadece birkaç sağlık paketi bulmamız yeterli..


İçeri girerler.. Hastahane çok karanlık ve sessizdir.
Zombiwan : Burada binanın haritası var alıyorum.
Oya da hemen önündeki kapıya girer.. Daktilonun yanındaki notlara bakar ama hiçbirşey bulamaz.
Mahmut : Ben bir çatı katına bakacağım.
Zombiwan : Asansörlere baktım çalışmıyor..
Oya : Fener buldum burada al Zombiwan!
Zombiwan : Teşekkürler. Bende 1. katın koridoruna bakacağım.. C harfli olan koridora..
Oya : Fazla uzaklaşma..

Mahmut o sırada merdivenleri kullanarak 2. kata çıkıyordur. Zombiwan kapıdan geçer ve feneri ile etrafı kontrol eder...
Zombiwan : Hiçbirşey yok burda...
Önünden kırmızı renkli bir kelebek geçer.
Zombiwan : Kelebek mi...
Zombiwan kelebeği takip etmeye başlar.
Kelebek C1 odasını geçer ve daha sonra C2 odasının içinden geçer.
Zombiwan,kelebeğin kapının içinden geçtiğini görünce korkar. Kapıyı yavaşça açar. İçeride birkaç masa ve masanın üzerinde duran oyuncaklar bulur.. Birini eline alır ve eline iğne batar.Oyuncak ayı yere düşer..
Mahmut da o sırada son katı çıkmaktadır...
Zombiwan : Bu da ne..
Ayıcığı almak için eğilir.. Arkasındaki kapı açılır. Gelen bir hemşiredir.. Zombiwan geleni oya olduğunu düşünür ve ayıcığı yerden alır. O sırada hemşire elindeki bıçağı onun omzuna saplar ve zombiwan bağırır...
Oya : Zombiwan !
Oya koşarak C2 ye gelir ve kapıyı açar.. Yaratıktan zombiwan'ı göremiyordur .. Yaratık o sırada zombiwan'ın boğazını bir hamlede keser ve Oya sadece etrafa fışkıran kanları görür.. Bağırarak kaçar... Ve ağlıyordur.
Mahmut'ta çatı katına varır... İleride bir not görür ve okumaya başlar.. Okuması bittikten sonra demirliklerin oraya doğru gider ve arkasından gelen Piramit kafanın kılıç sesini duyar..
Oya koşarak C harfli koridordan çıkar.
Piramit kafayı görünce korkudan ne yapacağını bilemez. Ph elindeki bıçağı yanlamasına savurur ve Mahmut kendini yere bırakarak saldırısından kurtulur.. Seni aşağılık pislik der ! Silahını çıkarır ve PH 'nin eline ateş eder. Ph kılıcını yere düşürür.. Mahmut tam yanından sıfışacakken PH onu yakalar ve boğazından kaldırır. Geriye bir uç köşeye fırlatır onu.. Daha sonra kılıcını yerden alıp ona doğru gider.. Mahmut sürünerek geriye doğru gider ama daha fazla yer kalmamıştır. PH onun önüne gelince kılıcını hızlıca dik şekilde savurur ama Mahmut birden sağa zıplar. Kılıç kolunda derin bir kesik bırakmıştır..
Mahmut acı çekmektedir..Geldiği kapının kolunu çeker ama açılmaz kitlidir.. Kolunu hissetmemeye başlar bir süre sonra. Ph gelirken dizüstü yere çöker,kolu kopacak gibidir dayanamaz... Ph onu tekrar boğazından kaldırır ve çatının hastahanenin giriş kapısına bakan yere doğru gider...

Oya brookheaven hastahanesinin kapısını açar ve hemen oradan çıkar.Tam koşacakken çatıdan birşey düştüğünü fark eder .. Bir cesettir . Mahmut'un ceseti.. Oya'nın tam önüne düşünce birden geri düşer ve bağırır...Cesedinden çok kan çıkmış ve kafası da kopmuştur..
Oya ne yapacağını bilemez.. Ağlıyor ve bağırıyordur.Cesede baka baka yanından geçer. Çatıya bakınca da bir karartılık görür ve çok korkar..
Oya : Hayyyyyyyyıııııııııırrrrrr ! ! ! ! [:(]

Yaklaşık 15 dakikadır koşuyordur ağlayarak.Nereye gittiğini bilmeden.Yalnız kaldığına inanamıyordur.Nathan Ave Caddesinin ortasında diz çöker..Bir süre orada bekler tek başına.. : Böyle olmamalıydı.Neden ölmedim,neden! Ayağa kalkar ve elindeki feneri yere fırlatıp kırar.Daha sonra Rosewater parka gider..Dürbünlerin olduğu yere...

Oya : Umudumu kaybedemem.
O sırada Gölün oradan geminin sireninin çaldığını duyar.
Oya : O da ne.
Gölün yanındaki demirliklerin yanına doğru koşar ve dikkatlice bakar.. Her 10 sn de bir o sesi duymaktadır.
Gölden birşeyin yaklaştığını fark eder.. Bir gemidir.
Oya : Çe üü şe ç.üş ! Bu 1918 yılındaki kaybolan gemi.. Ama nasıl olur ? ( İçinen basbayağı olur,silent hill'desin kızıım der..)
Gemi gittikçe yaklaşır.. [:o]
Oya : Nereye geliyor bu.. Heyy . Heyy. Orda kimse var mı? ! Heeyy!!!!
Gemi gittikçe yaklaşır,yaklaşır,yaklaşır.. Oya o yerden kaçar ve geminin uç kısmı demirleri kırarak karaya çarpar.. Gemi sireni hala çalmaktadır.
Oya : Aman Tanrım.. Gerçekten dedikleri kadar büyükmüş. O sıra siren hala çalmaktadır..
Geminin üstünde iki kişi belirir..Sisten hiç birşey gözükmez.
Bir kız sesi : Hepsin senin suçun ! Gemi kullanma özürlü ! ! !
Bir erkek sesi : Aman sanki hayatım boyunca gemi kullandım da.. Kolaysa sen kullansaydın o zaman. Elektriği gemiye verdin diye havalandın bir an!
Oya : Heyy..Beni duyuyormusunuz?
Bir erkek sesi : Orada biri var.. Koş yardım edelim... Oya'ya : ip merdivenleri fırlatıyorum tırman !

4. ve son bölüm :

Oya zorlansa da gemiye çıkmayı başarır.

Oya : Siz..Nasıl buldunuz bu gemiyi. Demek hayatta kalan biri varmış.
The_Unnamed : Ben Sercan.
*JuliaChang* : Ve ben de Gülfer. Birini görmeyeli uzun zaman olmuştu ne güzel.
Oya : Ben de oya. Biz ... Buraya gelmeden önce 9 kişiydik. Bir otobüs ile.. Silent Hill'ı dolaşmak için ama kaç gün geçti bilmiyorum... Diğerleri öldü.
Gülfer : Duymuştum. Kaçak olarak Silent Hill'a giden sizmişsiniz demek..
Oya : Kaçak olarak mı ?
Gülfer : Evet. Normal olarak gezi yapılmıyor burada.. Biz sercanla ben de size katılacaktık ama yetişemedik.
Sercan : Arabayla geldik fakat arabamız bozuldu . Akşam akşam Silent Hill'a yürüdük.
Gülfer : Sağolsun bozdu arabayı.[>:]
Sercan : Kes ! [:@]
Gülfer : Buraya varınca gece konakladık.. Sabah kalktığımda ise herşey farklıydı...
Sercan : Yaratıklar ve ilginç bir sürü olay.. Yaratıklardan birisi sırtımı kesti..Gülfer'e de asit geldi..
Gülfer : Hala yanıyor.
Oya : Peki ya gemi ?
Gülfer : Kasabada hiç bir şey bulamadık.. Yollar kapalıydı çıkış yolu yoktu . Biz de Rosewater park'a gittik.
Sercan : Tamamen şans eseri aslında. Gülfer manzaraya bakmak için parktaki dürbünlerden baktı .. Ne manzara ama...
Gülfer : Salon kadını çizgimden kaydırma insanı... Oradan bakınca bir gemi olduğunu keşfettim.
Sercan : Keşfettik .
Gülfer : Keşfettim... Daha sonra denizden yüzüp gemiye ulaştık...
Sercan : Elektrikleri yoktu ama gülfer yine sağolsun .. Keşfetti güç odasını..

Oya : Peki ya insanlar.. Hiç bir kimse yokmuydu orada?

Sercan : İskeletten başka birşey yok. Birde birkaç not var. Geminin gücünü verdikten sonra çalıştırmayı başardık. Gölün öbür tarafına geçmeye çalıştık ama olmadı.. Yaklaşık 1 gün gemide kaldık... Ve aynı yöne doğru gittik . Sanki bizi birşey engelliyor.. Bir türlü kuzeye doğru gidemiyorduk... Bu zamana kadar hep aynı yöne doğru gittik ama gölün öbür ucuna gidemedik...Uyuyup uyandıktan sonra bir sonuç alamayacağımızı anladık...
Gülfer : Ama işin ilginci şu ki geri dönmeye karar verdiğimizde, gemiyi bulduğumuz yere Rosewater Park'ın önüne tam 10 dakikada döndük. Kabus gibi..
Oya : Hahahaha... Gülesim geldi. Peki ya geminin çalıştığından eminmiydiniz...
Sercan : O kadar aptal değiliz...[>:] Tam 3 gün yetecek kadar yakıtımızın olduğunu biliyordum ve gemi hareket ediyordu.. Biri bizim gitmemizi istemiyor sanki...
Gülfer : Gemide kaldığımız gece çok korktum.. Garip garip sesler.. Sanki demir bükülüyor tekrar düzeliyor gibi sesler duyuyordum.. Bir kaç not buldum.. Yaklaşık 100-150 kişi varmış gemide..Bazıları açlıktan bazıları da kafayı yediği için gemiden atlayıp ölmüş...Gemi o kadar çok rota değiştirmiş ki hiçbir şekilde karayı görmemişler... 1 aydır böyle geçmiş ve insanlar ölmeye başlamış.. Biri onları hasp etmiş... O notları okurken tüylerim diken diken olmuştu..
Oya : Peki sis varmıymış ?
Gülfer : Bizi bağlayan da bu işte. Onlarda sisle karşılaşmışlar. Birde Walter Sullivan adında bir katili anlatan not buldum..Adam sado mazoşistin teki...
Oya : Gemide işimize yarayacak her hangi birşey varmıydı?
Gülfer: 10 valil dolusu konserveler var. Üstelik bozuk da değil..Bekle getireyim.
Oya : Hiç siren sesi duydunuz mu ?
Sercan : Evet..Kafayı yemek üzereydik.. Etraf pas ve kan içersindeydi...Ama hayatta kalmayı başarabildik.Zaten sonra da gemiyi bulduk.
-Gülfer konserveleri Oya'ya verir.
Oya hemen konservelere saldırır...[sm=clap.gif]
Oya : Buradan nasıl kurtulmayı düşünüyorsunuz...
Gülfer : Geminin radyo frekansından yararlanmaya çalıştık ama işe yaramadı..Normal radyoları cep telefonları desen hiç kimseyi arayamıyoruz..
Sercan : Araştırarak kaçış yöntemi bulmamız lazım..

Oya : Hayır olmaz.
Sercan : Neden ?
Oya : Çünkü diğer arkadaşlarımın hepsi bu yüzden öldü... Hareket edip durduk ve sayımız gittikçe arttı.. Bir tek yerinde bekleyen biri vardı.. Aykut. Lakeview otel'indeydi.. Dediklerinden hiç bir şey anlamadım.Onu sabah bıraktıktan sonra kayıkla kaçmaya çalışmıştık . O gelmemişti bir sebebi vardı. Ama planımız işe yaramadı. Lakeview otele gittiğimizde onu bulmuştuk ve bizi yıllarca beklediğini söylemişti..Ama onu bırakalı 4-5 saat bile olmamıştı.. Ama o kadar süre hayatta kalması tesadüf olamazdı.. Bekledi,aradığını bulamayınca Lakeview'de kaldı sanırım.. Ve kimseyi göremeyince intihar etmek istedi..
Gülfer : Peki ne yaptı...
Oya'nın gözü sulanmıştır : Kendini öldüremedim diyordu.Odanın duvarları demirle kaplıydı ve önünde bir ayna vardı.Aynanın önünde yatmış ve silahı kafasına dayamış haldeydi. Kendini öldüremediği için rasgele ateş etmiş,kurşun sekip ona gelsin diye..Ama hiç birşey olmamış ..Biz gelince de ateş etti ve kurşunlar onu buldu.Gidin buradan demişti. Belki gitseydik aynı şeyler olurmuydu bilmiyorum..Odada Selin de vardı.. Çok yaralanmış artık dayanamıyordu..
Sercan : Neden yardım etmediniz ?
Oya : Demir parmaklıklar girmemize engel oluyordu... Selin'de onun etkisinde kaldı ve kendini öldürdü.. Her neyse,boşuna anlatıyorum..
Gülfer ve Sercan Oya'nın anlattıklarını şaşkınlıkla dinliyorlardır.
Oya : Hala burada olduğuma inanamıyorum,hala hayatta olduğuma.. Keşke o otobüse binmeseydim. Her neyse biraz dinlenmeliyim..
Gülfer geminin içine girip kalacağı yeri Oya'ya gösterir..
Oya : Teşekkürler.. Iıı neydi.. Güll-fer..
Gülfer : Saly(sely) ..
Oya : Efendim ?
Gülfer : Saly,zor geliyorsa saly diyebilirsin.
Oya : Hııı anladım.. Teşekkürler saly.

Gülfer kapıyı kapatır ve geminin ön yerine çıkar. Sercan'ın yanına gelir ve : Çok garip biri.
Sercan : Ben de birsürü arkadaşımı burada kaybetsem ben de garip olurdun..
Gülfer : Sence dediklerine inanamalımıyız..
Sercan : Ahh yapma.. Silent Hill burası. Bir şeye inanamasan,tahmin edemesen bile o şeyi burada yaşayacağın kesin..
Gülfer bu söze güler.
Sercan : Halan sana Gül , teyzen de sana fer mi diyor ?
Gülfer : Yoo ne alaka !
Sercan : Ne bilim, garip bir isim. Gülfer,gülfar,gülfir,gülfır,gülfür... Sülfür gibi oldu :p
Gülfer : Kes ! Senin ismin sanki çok güzel.. Sercan sercen...neyi yere sercen.:p Orçun diye bir abim vardı ona bir sürü isim takmıştık. Tarçın,kurçun,horcon,fırçın,çırçın... vs vs vs
Sercan : İçimi bayıyorsun ! [sm=thumbdown.gif]
Gülfer : Yanıma şalvar alip halay çekimde için açılsın.Tövbe tövbe..
Sercan : Öf kes ..[sm=bleh.gif]

Gülfer'le Sercan konuşmaya devam ederken kıyıdan birilerinin sesleri gelir...

.. : Yardım edin ! ! !
Bir başkası : Bu gemi de nedir ?

Sercan : Birileri geliyor hadi kımılda..
Sercan merdiveni aşağı fırlatır.
Gülfer : Kimsiniz siz ?
V!VAC!TU : Ben Onur.
*DarkLord* : Ben de Can ..

O sırada Onur merdivenlerden çıkmaya başlar. Arkalarından hızlıca bir şey gelir.
Gülfer : O da ne.
Gelen bir yaratıktır. Bir kadın..Sarı saçlı. Üzerinde kesikler vardır ve elinde kırbaçla koşarak aşağıdakilere doğru gelir..Kırbacı da dikenli ve uzundur.. Garip bir ses çıkararak kırbacını 4 metre uzakran Can 'a sarar.. Can o sırada bağırmaktadır.

Onur : Tanrım,tanrım,tanrım.
Yaratık Can'ı arkasına öyle bir fırlatırki 15 metre geriye uçar.
Sercan : Bu lanet olsıca şey de ne..
Gülfer Onur'a : Acele et ! ! !
Sercan : Gemiyi çalıştırmaya gidiyorum.
Gülfer : Hiç bir yere gidemeyeceğiz ki.
Sercan giderken : Olsun kıyıdan uzaklaşsak yeter...

Yaratık kırbacını onur'a savurur. Onur ise o saldırıdan kurtarır kendini..

Sercan Gemi'yi çalıştırır ve geminin karaya oturmuş bölümü kurtulur.
Daha sonra yaratık gerilir ve hızlıca gemiye doğru koşmaya başlar..Öyle bir zıplarki geminin önüne gelir..Gülfer'e bakar .Daha sonra da Merdivenlerin başına geçer..Onur'da yüzünü yukarı kaldırınca yaratığı görür ve göz bebekleri korkudan büyümeye başlar.. Kırbacıyla gerilip tam diklemesine vurur.. Kırbacın dikenleri sırtına girmiştir bile. Kırbacı geri çekince etleri etrafa dağılır ve kanlar fışkırmaya başlar.. Gülfer de o sıra duvardaki paslı yangın söndürücüsünü alıp hızlıca yaratığa koşmaya başlar. O da ne yangın söndürücüsü ortadan ikiye ayrılır..Yaratık ona dönünce bir kez tokat atar..

Gülfer : Gerizekalı embesil !
Yaratık kırbacını kaldırır ve Gülfer'e gösterir. Gülfer o dikenleri görünce bir iki adım geriler..
Yaratık : Onu siz öldürdünüz der.. Tam Gülfer'e vuracakken Sercan demir sopasıyla yaratığa koşarak vurur ve yaratık deniz'e düşer.. Gülfer'de merdiveni çekmeye başlar..
Gülfer : Teşekkür ederim.
Sercan : O da neydi..
Gülfer : Konuştu ! ''Onu siz öldürdünüz'' dedi. Gemiyi biri kullanıyor mu ?
Sercan : Emin değilim der ve koşarak gemiye girer.
Gülfer : Ya,senin sorunun ne ? Gemi çarpacak,bir yere ölüp gitcez.. Hem yardım etmene de gerek yoktu ! ! Biber spreyim vardı benim.. Hey sana diyorum..
Oya koşarak Gülfer'in yanına gelir ve : Neler oldu ?
Gülfer : 2 kişi daha geldi ama öldüler.
Oya : Nasıl?
O sırada Sercan'ın bağırdığını duyarlar...
Gülfer :Hayır..
Oya : Koş.
Koşarak geminin içine girerler.. Merdivenden inip sağa dönerler ve güç odasına gelirler. Sercan : Çabuk olun gidin ! Bu kaltağı ben halledeceğim..
Gülfer : Hayır Sercan ! Oya yardım etmeliyiz..

Yaratık,Sercan'ı yaralamıştır.. Sercan'da yağ ve benzin dolu valillerin kapağını açmış ve yere dökmüştür. Yaratık Oya ve Gülfer'i görünce elini kaldırır ve onları işaret eder.. Tam onlara giderken Sercan yanındaki tahtayı ona fırlatır. Yaratık arkasını dönüp ona doğru yürümeye başlar..

Sercan : Size gidin dedim yoksa öleceksiniz ! ! ! gidin..
Sercan elindeki çakmağı yakar..
Oya : Patlatacak.. Saly.Gitmeliyiz. Çabuk ol !! Çabuk.
Oya Saly'yi çekiştirerek odadan çıkarır.. Sercan da : Çok çirkinsin aşağılık kadın... Seni slipknot grubuna çaycı olarak bile almazlar ! ! ! Çakmağı yere atar ve etraf alevler içinde kalır... Bir süre sonrada patlamalar meydana gelir.
Oya : Çabuk ol ..
Merdivenlerden çıkarken büyük bir patlama olur ve tavandaki tahtalar Oya ve Gülferin arasına düşer..
Oya : Hayır olamaz..
Gülfer : Git .. Beni bırak.
Oya o sırada tahtaları çekmeye çalışır ama çok fazladır. Ard arda patlamalar meydana gelir..
Gülfer arkasını baktığında da alevler içindeki yaratığı görür ve bağırır..
Gülfer : Yine mi sen.. Seni geldiğine pişman edeceğim !
Cebindeki biber spreyini çıkarır ve yaratığın gözüne gözüne ateş eder.. Yaratık sersemledikten sonra.. Ucu sivri olan bir tahta alır ve : Gözüne birşey mi kaçtı ? Dur tahtayla çıkarayım diyerek sivri uçlu tahtayı yaratığın gözüne saplayıp çıkartır..
Büyük bir patlama daha olur ve yine tahtalar düşmeye başlar..
Oya : Üzgünüm.. Çok üzgünüm..[:(]
Koşarak geminin merdivenlerinden çıkar ve demirliklerden denize atlar... Gemiden uzaklaşmaya başlar ve daha sonra geminin her yerinde patlama olur ve alevler az da olsa sisten gözükür... Gemi yavaş yavaş batmaya başlar.. Toluca Gölünün efsanevi gemisi artık sular altında yok olmaktadır..

Oya : Karaya çıkar ve : Başaramadım..Yine başaramadım..[&o]

Yavaş yavaş Rosewater Park'a doğru gider.Sanki ölüyormuş gibi.. Sisten önünü zor görmektedir.Ortalıkta sadece rüzgar sesi vardır.. Rosewater Park'ın dürbünlerin bulunduğu yerine gelince yere çömelir,sırtını duvara dayar,kollarını dizlerine dayayarak birleştirir ve kafasını koluna yaslayarak ağlamaya başlar...

.
.
.
.

Her başlangıcın bir sonu vardır,Silent Hill'e gelmek sonun başlangıcıdır...
-Günah işleyen ya da gerçekleri görmek zorunda olan kişiler için geçerlidir bu söz..Ya hiç günah işlemeyen biri ? O kişi bunları yaşamalımıdır,Silent Hill'a mahkum kalmalımıdır ?


3 saat sonra :

Oya o halde uyuya kalmıştır...

Ayak sesleri duymaya başlar..Gelen Selin,Aykut,Levent,Orçun,Ecem,Zombiwan,Mahmut,Göksu,Sercan ve Gülfer'dir.Kafasını kaldırınca onları görür ve hepsi : Hadi... Kalk gidiyoruz..Eve dönüyoruz. Eve dönüyoruz..Hep birlikte... (homecoming)

İrkilerek birden uyanır ve kafasını kaldırır.. Etrafta sislerin olmadığını fark edince önce hiç bir anlam veremez...Ağlamaktan gözleri kızardığı için görmekte biraz zorluk çeker..Ayağa kalkınca normal bir yermiş gibi olduğunu anlar ama yine kimse yoktur...

Oya : Bu nasıl oldu.. Diğerleri nerde? Yok.. Hepsi öldü...
Ayak sesi duyar.Biri geliyordur..O tarafa doğru gider yavaşça.. Ama artık sis olmadığı için içindeki endişe kaybolmuştur... Gelen bir erkektir ve oya'yı görür .. : Meraba. Burada yalnız başınıza ne yapıyorsunuz ?
Oya ne diyeceğini bilemez.. İlk kez yeni birisini görüyordur çünkü . Koşarak adamın boynuna sarılır...
Oya : Kötü şeyler yaşadım... Burada ilk kez birini görüyorum.. Diğerlerini kaybedeli uzun zaman olmuştu..
.. : Ben de James.
James : Burada çok kaldınız sanırım.Gitmek isterseniz sizi evinize götürebilirim.Eve dönebilirsiniz.


-2 yıl sonra James ile Oya evlendiler.Evlilikleri çok güzel geçti. Rosewater Park onların Özel Yeri olarak kalmıştı çünkü ilk orada tanışmışlardı.
Oya oradaki bir hastahanede çalışmaya başladı,Silent hill eskisi gibi gelmiyordu ona çünkü artık,ona sis perdesi kalkmıştı.2 yıl mükemmel bir evlilik yaşadılar ta ki Oya amansız bir hastalığa yakalanmadan...Oya'nın davranışları değişti.Doktora gitsede hiçbir çare bulamıyordu artık. Kocasına bazen kötü davranıyordu bazen de üzülüp özür diliyordu.Sanki 2 kişilikli biri gibi. James'e beni bizim özel yerimize götür demişti... James'de ona söz vermişti ama götürememişti...




Oya,
artık
huzursuz
rüyalarına
orayı
görüyordu

Silent Hill'ı...
Sessiz Tepeyi...


In my restless dreams, I see that town .. Silent Hill...

Son...

Yorumlar :

Sercan : Süper olmuş Aykut,sonunu da harika bağlamışsın...Ayrıca karakterimi de çok sevdim,Saly hayatını kurtarmışız sen hala dalga geç benimle hıh. Hem dedim sana o güneş kremi bana kesin lazım olur diye. Bu arada sen ne oldun ya (Aykut),kilitli kalmıştın en son,ordan açık kapı bırakıp 3. hikayeye yol alırım mı demek istiyorsun. Her şey bir yana harbiden güzel olmuş,tebrik ederim...İşte gerçek bir S.H.'ci,seninle gurur duyuyoruz...Akira gözlerinden öper...

Edit: Çaycı muhabbetine de ayrıca koptum...



ORİJİNAL: The_UnnaMeD

Süper olmuş Aykut,sonunu da harika bağlamışsın...Ayrıca karakterimi de çok sevdim,Saly hayatını kurtarmışız sen hala dalga geç benimle hıh.

Julia:
Nasılsın, hayat nasıl gidiyor Kart gazisiyim zaten, bulaşma bağa Aykut kurtarta kurtarta buna mı kurtarttın beni (o ne biçim cümleydi yahu :P) Şaka bir yana süper olmuş yazı ellerine sağlık, ben yine istatistik çıkaracam utanmasam Videodaki şarkı da diyorum tanıdık geliyor bir yerden, biraz ilerledi bir baktım Kiss Me Goodbye =D Yakışmış ama.[;)]

PS: Sağol The_UnnaMeD


Ege :

Gülfer de o sıra duvardaki paslı yangın söndürücüsünü alıp hızlıca yaratığa koşmaya başlar. O da ne yangın söndürücüsü ortadan ikiye ayrılır..Yaratık ona dönünce bir kez tokat atar..

Gülfer : Gerizekalı embesil !


Zuhahah burada koptum resmen

Süper olmuş Aykut,sonunu iyi bağlamışsın,artık başka bir konuda yeni hikayeler bekliyoruz senden[;)]Kafadarlar Raccoon City'de falan

LEWO :

Demek sonunda bitti, eline sağlık Aykut, bu kadar emek verilen, bu denli insanları eğlendiren çalışmaların çoğalması dileğiyle. Raccoon City içinde bir hikaye olursa çok daha süper olur.[;)]

Oya abla :
Hakkaten benim için öyle bir hikaye oldu ki,sonraları okunup hatırlanacak çok güzel anılar bıraktın bende =) Teşekkür ederim sana=)

Ve hikayemin son bulduğu nokta = ...


2 yorum
  1. JuliaChang Said,

    Ahahahaha :D Sercan'la benim olaya dalışımızı tek geçerim. Zaten çok özledim keratayı?! sercaağn. her neyse daha fazla sulandırmadan yorumumu yapayım; hoş olmuş - eline sağlık efem :D

    Posted on 14 Kasım 2009 09:28

     
  2. Aykut Said,

    Ne demek teveccügünüz ahaha rezilim yumusak G yokki ps3 den grdm napim xD

    Posted on 16 Kasım 2009 04:49